Blog yazarı Evren Soyuçok tarafından hazırlanan edebî podcastin 10. bölümünün konuğu Şair Zeynep Arkan. Bu bölümde Melih Cevdet Anday, Veysel Çolak ve Salâh Birsel‘in edebiyata dair görüşleri masaya yatırılırken Arif Ay‘ın bir sorusuna cevap arandı.
edebî podcastin 10. bölümünde Zeynep Arkan, şu üç edebiyatçıdan yapılan alıntılarla ilgili kendi görüşlerini dile getirdi:
Melih Cevdet Anday: Düzyazıyla anlatılmayacak bir şeydir derler şiire. Çok doğru. (…) Zaten şiir dili demek, düzyazının bittiği yerde veya başlamadığı yerde olan şey demektir. Fakat bir şey daha ekleyeyim: şiir dili mantık öncesi dildir. Çünkü düzyazı mantıktır. Bizde düzyazının gelişmemesi hâlâ mantığın gelmediğini gösteriyor. Yeni yeni başlıyor, çünkü bizde nokta, virgül Tanzimat’ta çıktı, yani Şinasi’yle. Nokta, virgül olmadan düzyazı olur mu? Bütün Osmanlı metinleri bitmez, gider, boyuna gider. Düzyazı bir türlü gelmemiş. Ama şiir boyuna yazılmış. Geriliği gösterir bu. Mantık dönemine girmemişiz. Şimdi gitgide şair çoğalıyor, dikkat ediyor musun, Türkiye’de… (…) Siz Fransa’da, İngiltere’de bu kadar şair gördünüz mü? (…) Kimse şiir yazmıyor. Düzyazı var, matematik var. (Dakika Atlamadan, Everest Yayınları, s.216)
Veysel Çolak: Şiirde yol arkadaşlığının, yoldaşlığın olabileceğini hiç düşünmedim. Bir ilişki olabilir elbette. Cemal Süreya’nın Osman Mazlum adıyla yayımladığı bir yazıda “Bir şiir mi, o şiirin deneyi aynı şairin bir önceki deneyi olduğu kadar, başka bir şairin bir önceki deneyi de olmuştur.” saptamasını yapıyor. Bu görüşe katılıyorum. Bunun ötesinde bir yakınlaşmanın olabileceğini kabul edemem. Çünkü her şiir biriciktir, şairi tarafından bile ikinci kez yazılamaz. (Yaşayan Edebiyat 2, s.22)
Salâh Birsel: Evli bir kadın edebiyat düşmanıdır. Edebiyatçıyla evli bir kadın ise hem edebiyat, hem de edebiyatçı düşmanıdır. Bu, bana yıllar öncesinin getirdiği bir bahar özdeyişidir. (Hacivat Günlüğü, s.193, Ada Yayınları)
Zeynep Arkan, edebî podcastin ikinci yarısında Arif Ay’ın Yaşayan Edebiyat için Osman Özbahçe’nin kendisiyle yaptığı söyleşinin bir bölümünde gündeme getirdiği şu soruya cevap verdi:
Edebiyatı on yıllık bölümlemeler üzerinden değerlendirmeyi anlamıyorum. Ne oluyor, on yılda bir şiir şaha mı kalkıyor? (Yaşayan Edebiyat 2, s. 12)
edebî Podcast’in tüm bölümlerini dinleyin:
